Skolyoz, omurganın bel ve göğüs kısımlarındaki şekil bozukluklarını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bu rahatsızlıkta, omurga normal ekseninden saparak anormal bir şekilde eğrilir. Toplumda erkeklere oranla kızlarda daha sık görülür. Bu nedenle, risk taşıyan bireylerin özellikle ergenlik döneminde dikkatle izlenmesi gerekir. Skolyoz, çocukluk döneminde başlayabilir, ancak genellikle ergenlik dönemine kadar belirginleşmez ve gözden kaçabilir. Bu yüzden ailelerin çocuklarını yakından gözlemlemesi önemlidir. Uzmanlar, çocukların üç yaşına kadar dikkatle izlenmesini önermektedir çünkü bu yaşlarda belirlenen skolyozun tedavisi daha başarılı olabilir. Yaşın ilerlemesi ve vücudun ağırlığının artması ile omurgadaki eğrilik daha zor düzeltilebilir. İlerlememiş aşamadaki omurga eğriliği, desteklerin yardımıyla daha kolay düzeltilebilir. Erkeklerde görülen skolyoz, çoğu zaman tedavi edilmeden iyileşebilir. Ancak kızlarda bu iyileşme daha zordur. Bazen yaşın ilerlemesi ve omurgada aşınma nedeniyle 50 yaşını geçen kişilerde de skolyoz meydana gelebilir.

Omurgada normalde yandan bakıldığında hafif bir eğrilik vardır. Bel ve boyunda hafif çukurluk, sırtta ise hafif kamburluk göze çarpar. Ancak omurganın önden ve arkadan görünümü kesinlikle düz olmalıdır. Skolyoz hastasının omurgasına bakıldığında, sağa ya da sola doğru eğim dikkat çeker. Bu şekil bozukluğu, omurganın herhangi bir yerinde olabilir. Ancak en fazla rastlananı sağa doğru eğikliktir.

Skolyoz, toplumda kızlarda daha fazla görülen bir rahatsızlıktır. Bu nedenle gebelik üzerindeki etkileri her zaman dikkat çekmiştir. Ancak kadınlarda gebe kalma yaşına kadar kemik gelişimi tamamlanmaktadır. Bu yüzden skolyoz ilerlemeden durdurulabilir. Eğer omurgadaki eğim az olursa, bunun ilerlemesi beklenmez. Uzmanlar, omurgadaki eğimin 50 dereceden fazla olması halinde, gebelikte eğimin artabileceğini belirtirler. Skolyoz hastası olan kadınlar, gebe kaldıklarında normal doğum da yapabilir. Bunun nedeni, pelvik kapasitesi ve omurga eğriliğinin bağlantılı olmamasıdır. Sadece omurga eğimi yüksek olan ve beraberinde kalp hastası olan kadınların, pelvik kapasitesi yetersiz olanların normal doğum yerine sezaryenle doğum yapması daha uygundur.

Hastaların fiziki muayenesinde omurga eğriliği belirlenirse, farklı açılardan alınan omurga röntgeni teşhise yardımcı olur. Ayrıca, omurgadaki eğriliğin ölçülmesi için skolyozometre kullanılır. Bu sayede hastalığın kesin tanısı yapılır. Bir hastaya skolyoz tanısının konması için omurgasında 10 dereceyi geçen bir eğimin olması gerekir. Eğer eğim bunun altında tespit edilirse, bunlar spinal asimetri olarak kabul edilir. Bu derecedeki eğrilikler genellikle kişiye rahatsızlık vermez. Skolyoz derecesinin belirlenmesini sağlayan tetkiklerin ardından uygun tedavi yöntemine başlanır.

Skolyoz tedavisi sırasında hastaların yakından takip edilmesi gerekir. Kontroller sırasında omurgadaki eğim devamlı izlenir. Eğer eğimde ilerleme olursa, korse ya da mold kullanımıyla omurgaya destek olunur. Skolyoz ileri aşamada olursa, ameliyatla omurgadaki eğim düzeltilebilir. Omurgada 20 dereceye kadar bir eğim varsa kesin tedavi için cerrahi girişim gerekir. Bunun yanında özel skolyoz egzersizleri de eğimi düzeltmeye yardımcı olabilir.

Küçük yaşlarda başlayan skolyoz ilerleyici özellikte olduğu için, tedaviye hemen başlanmalıdır. Çocukların hızlı bir gelişimden geçtiği bu dönemde omurga kısalığına engel olmak için omurga sabitlenmesini sağlayan füzyon adı verilen cerrahi yöntem tercih edilir. Bu yöntemin dezavantajları da bulunur. Bu yüzden her hastada uygulanamayabilir. Özellikle 5 yaş altındakilerde omurilik kanal darlığı, 8 yaş altındakilerde de akciğer gelişim sorunları, 10 yaş altındaki hastalarda da göğüs kafesi gelişim problemleri yaşanabilir. Bu nedenle giderek füzyon tedavisi yerini modern yöntemlere bırakmıştır. Günümüzde gelişen tekniklerle özellikle manyetik rod tedavisiyle hastalar uzaktan kumanda ile ağrısız ve ameliyatsız olarak skolyoz tedavisi görebilmektedir.