30 derece skolyoz, omurgada meydana gelen ve belirli bir derecede eğrilik ile karakterize edilen bir durumdur. Bu eğrilik, genellikle göğüs kafesi ve vücutta şekil değişikliklerine neden olur. Skolyoz, özellikle genç bayanlarda daha sık görülmektedir ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Skolyozun çeşitli nedenlerden dolayı ortaya çıkabilmesi mümkündür. Bu durum genellikle ergenlik çağında, yani 10-15 yaşları arasında daha sık rastlanır. Ancak, anne karnındaki faktörler de skolyozun oluşumuna katkıda bulunabilir. 30 derece skolyoz, ilerlemiş bir hastalığı işaret eder ve erken teşhis ile müdahale oldukça önemlidir. Tedavinin amacı, eğriliğin ilerlemesini durdurmak ve mevcut eğriliği azaltmaktır.

Skolyozun meydana gelmesindeki en önemli etkenlerden biri doğumsal omurga kemik anomalileridir. Ayrıca, travmalar, tümörler, nörolojik hastalıklar, kas hastalıkları ve bacakların boyunun eşitsizliği gibi faktörler de skolyoza yol açabilir. Genetik faktörler de bu rahatsızlığın oluşmasında rol oynayabilir. Skolyozun neden olduğu kozmetik bozukluklar arasında omuzlar arasındaki eşitsizlik, yani bir omuzun diğerinden daha düşük seviyede olması, ve kürek kemiklerinde asimetri bozuklukları bulunmaktadır.

Skolyozun teşhisinde kullanılan birkaç yöntem bulunmaktadır. Bunlar arasında öne eğilme testi ve inklinometre ile eğim açısı ölçümü yer alır. Teşhis sürecinde, hastalığın hangi dereceye ulaştığını belirlemek önemlidir. Skolyozun 30 derece olduğu durumlarda, hastanın cinsiyeti, yaşı, oluşmuş olan şekil bozukluğunun büyüklüğü ve ergenlik dönemine girilip girilmediği gibi unsurlar göz önünde bulundurularak tedavi süreci başlatılır.

30 derece skolyozun tedavisinde genellikle konservatif tedavi yöntemleri uygulanır. Bu yöntemler arasında postür, yürüme, solunum egzersizleri, siropraktik yöntemler ve fizyoterapötik inhibitör teknikler yer alır. Ki̇şiye özel düzeltici ortezleme yöntemi de kullanılabilir. Ayrıca, skolyozun tedavisi için çeşitli spor hareketleri de mevcuttur ve bu hareketlerin sürekli ve düzenli olarak yapılması oldukça önemlidir.

Skolyoz tedavisinde erken teşhis çok önemli olup, tedavi sürecine ne kadar erken başlanırsa, sonuçlar o kadar olumlu olacaktır. Cerrahi müdahale genellikle konservatif tedaviler başarısız olduğunda ve eğrilik ciddi boyutlara ulaştığında düşünülür. Ek olarak, skolyoz hastalarının psikolojik desteğe de ihtiyaç duyabileceği unutulmamalıdır; çünkü hastalığın fiziksel etkileri, hastaların özgüvenini de olumsuz etkileyebilir.